Wednesday, June 08, 2005

Dikkat ruhun özütünü içerir: Kola

YÖK sürüyü uyuşturmak için ders programlarını ağırlaştırmış evvel zaman içinde: Bugun bir muhasebeci kadar çok rakamlarla cebelleştim. Rakamlı eğlence de buldum neyse ki. Okulda dağıtılan bir broşürden
Sağlık için 1 kadeh
Aşk ve zevk için 2
Şamata yapmak için 3
Uyku için 4 (benim için 2)
Keseye zarar için 5
Kavga çıkarmak için 6
Morartılmış gözler için 7
Başının kanunla derde girmesi için 8
Bozuk bir mide için 9
Çılgınlık ve eşyaların fırlatılması içinse 10 kadeh!

Sana konuşamıyorum. Ona konuşamıyorum. Berikiye de. Gerçi beriki zaten konuşmak istemediklerimden konuşuyor. Konuyor daldan dala, konuşmuyoruz. Semih'e konuyor, kariyer diyor. Bıkıyorum belki de, ortama göre konuları seçiyor.

Ama benim yaşama alanım zaten kısıtlı müjde eksi hasta müjde. O eksildi. Hastalıklı olan, kısıtlı heyecan kaynaklarından biri daha fişten çekilince müjde eksi heyecan ifadesinin hayat bulabilmesi. Eğer buna hayat denebilirse!

Neden kaşların çatık arkadaş, bir derdin mi var?

(Müjde eksi Müjde)/Müjde: Sıfır değil, içi boş bir turşucuk, fazla tuzlu, tadından yenilmez, ekşi, dildeki aromatik tadı daha da çekilmez hale getiren.

Tuesday, June 07, 2005

VeraDik

Arkadaşım, ben ve üçüncümüzün ahlak polisleri olarak İstanbul gecelerini doğrultacağımız bir film çekmek isterim. En mesaj kaygılı olanından:


Çok seçenekli gecenin devamını geçirmek üzere yol alıyor Vera’ya Dik. Biraz müzik, biraz piyasa. Piyasa yapmaya ihtiyacı olmadığı günleri hatırlamaya çalışıyor, 1 yıl 3 ay olmuş kimseye dokunmadığı, canlı performansla grup tanıma avından önce et piyasasını tanımak, ilişkiye geçmek amaç. Bakamıyor gözlerin içine, ona gözlerini dikenlere, utanıyor ama mağrur, o seçmeli , fethetmeye kalkışmalı bir kadını. Dayandığı rahatsız masaya ortakçı bir grup yanaşıyor, kızlı erkekli, gecenin güzelini seçmede zorlanmıyor, bakıyor, hareket yok, sahnedekiler de icra etsinler şarkılarını, çarpmıyor dikkat odağını değiştiren bir tını... Yeni nesil seçimini gözümüze sokuyor, içerik üzeri imaj, sonradan doğruluyor ön yargısını, önce beatles sonra britpop saçlar, havai gömlek, zincirler, formalar, formalarını değiştirmemişler görüyor musun? Tek tip güzel kılıklar bunlar okul müdüriyetlerine aktarılmalı ayrıntıyla, ilk defa isyan olmayacak tek tip kıyafete. Diğer yarısı, gecenin güzelinin bir erkekle el ele geldiğini söylüyor. “Çapkın” diyor, yanında yavuklusu olup da başka erkeklere bakan kadınları garipsiyor ya onun için bir kolaylık yapabilirim, müsamaha gösterebilirim, bencilim, çünkü fethetmeye geldim diyor. Ertesi gece yine Vera, grup farklı, başka bir milli grubumuz, seçemiyor yine hiçbir heyecanlandırıcı tını, alkol olmalı diyor, bugün asli görevi bilgilenmek değil et piyasasından pay kapmak, görev bilinci arşa değmiş, görüyor güzeli, tişörtünden çekiştiriyor, merhaba diyor. Başka bir tuvalet ziyaretine doğru patikada belinden kavrıyor , “tanışıyorlar”. Tuvalet mesaisi. Canı sıkılıyor öpüşürken. Senden pek hoşlanmadım aslında diyor kız. Zeki kız vesselam da her öpüştüğüyle izdivaç hayali kuran cinse mensup olmadığını söylemeye gerek duymuyor. Gitme vakti gelmiştir, arkadaşlarından kurtulamıyor güzel, telefonunu alıyor, bu duruşa vuruş kaç kuruş düzeyinde saatlere hazırlık. Yine de hoşuna gidiyor durum, genel geçer ve ilahi bir güzellik çünkü onunkisi.

Monday, June 06, 2005

Haste Paste

Bugunun teması: Eskiden mektuplasıyormusum insanlarla. 3-5 insana dair şeyler dışında her şeyi attım. Pişman değilim, aksine bir rahatlama, bir rahatlık, bir bahar havası esti hücremde. En geyiği

Bazen neden bu kadar çok laf sokma çabası içerisinde olduğunu merak ediyorum. (müjde de merak etti mi acaba?)Sinir bozuculuk klasmanında a)vapur seyahati sonrası “Pardon bayaan arkadaş olabilir miyiz” diyen insanlar b)Seksen milyonluk pantolon giyen ve sokakta oturup ekmek yiyerek yoksulluk edebiyatı yapan mini-punklar c-Sosyoekonomik olarak aşağı gördüğü temizlikçinin “Dururdum” telaffuzunu büyük bir kendine güven ve bilmişlikle “durardım” diye “ düzelten” market-çilerle yarışıyor muyum acaba?

cinsinden olan

en ciddisi de

Küçük yel değirmenine baktı, çevresindeki nesnelere dair kurduğu soyutlamalardan hoşlanmazdı, zihinsel güce hakaret sayardı bir abajuru başlangıç noktası alan hikayeleri.
“Yeni bir renk verin bana. Bütün renkleri biliyorum. Temel renklere benzemeyenini istiyorum.Sarımsı dememeliyim ona. Onu tanıyorum: Koral maviden iki dirhem, 3 dirhem leylak 1 tutam sim değil. Hep siyah beyaz gören, rüyalarını da siyah beyaz gören ve görmüş bir köpeğin turuncu ve fuşyayla görkemli tanışması gibi”

gibi fazlaca edebi olan bir sürü not, mektup yığını.

Yazılanları atamadığım için blog a el atıyorum. Yayıncımıza güveniyorum. Bu sayfayı, göremediğim kankalarımla bir bağ olarak görüyorum, o kadar da ciddiyim hani. Hastayım şu an, küçük dağlar bile yaratabilirim ve fakat uzanmakta ısrarcıyım. Esenlikler efenim..